Ünvan

Hayal Kırıklığı, Geri Çevrilmek, Gurur ve Utanç

FEYZA AKTAŞ

9/15/2025

Sakince sandalyeyi çekip oturdu. Eteğini düzeltti, ellerini önünde kavuşturdu. Her bir hareketinden naiflik akıyordu. Gözlerinde ise belli belirsiz bir heyecanla söyleyeceklerimi bekliyordu. Bakışlarımı karşımda oturan hanımefendiden çekip asistanımı çağırdım. Asistanıma sadece bir su alacağını belirtti kibarca. Utangaç sanılabilecek tavırlarının altında nezaket yattığını düşündüm. Daha fazla onu bekletmek istemeyerek konuya girmeye karar verdim.

*******

Karşımda oturan beyefendi dudaklarını yalayıp hafifçe öksürünce artık konuya gireceğini fark ettim. Heyecanımı gizlemek için büyük bir çaba sarf ediyordum. “Asya Hanım, öncelikle bizi tercih ettiğiniz için çok teşekkür ediyoruz. Yazılarınızı oldukça keyifli bulduk; ekip arkadaşımla okurken hepimiz ne kadar başarılı olduğunuzu düşündük. Özellikle yazdığınız karakterler çok derin ve insanı kendini düşünmeye teşvik ediyor. Fakat üzülerek belirtmek zorundayım ki, maalesef yazılarınıza gerektiği ilgiyi gösterebilecek bir kitlemiz yok. Biz kitabınızı basmak istesek dahi başarılı bir satış olacağını düşünmüyoruz.” Son cümlesini utana sıkıla söylemişti. Bir şey söylememi istediğini anladığım bakışlarından gözlerimi kaçırarak yerdeki siyah beyaz karolara diktim. Kendimi hazırladığımı sandığım bu sonuca aslında hiç hazır değilmişim. Ellerimin titremesini durduramıyor, içimde bir şeylerin kırıldığını hissediyordum. Yıllarca uğraştığım bir eserimin basılmayacak olması değildi beni bu denli yaralayan. Asıl acı veren şey, kendime yazar diyebilmek için hâlâ dış faktörlerin onayını arayışımdı. Bu eserin basılıp basılmayışı, benim bir yazar olup olmadığımı belirlememeliydi. Ama ben bu unvanı kendi kendime verecek kadar güçlü olamadığım için, başkalarının da bunu yapmaması beni mahvetmişti. İstediğim şey, onaydan başka bir şey değilmiş aslında.

*******

Dolan gözlerini benden kaçırdığında içimde bir burukluk hissettim. Yeteri kadar kibar ifade edebilmiş miydim acaba kendimi? Yazılarından keyif aldığımı söylerken, bu içtenliğimi hissettirebilmiş miydim? Çünkü gerçekten de uzun zamandır bu kadar güzel bir eser okumamıştım. Fakat okur kitlesi için söylediklerimde de samimiydim. Ona ümit verip ardından daha büyük bir hayal kırıklığı yaşatmak istememiştim. Birden oturduğu yerden kalktı. Ayırdığım zaman için kısa bir teşekkür etti. Hızlı hareketlerle çantasını takıp kapıya yöneldi. Oluşan sessizliği bölen tek şey, topuklu ayakkabılarının koridorda yankılanan sesiydi. Ve ben, o sesin yankısıyla odada tek başıma kaldım.