Sıkılmak İstiyorum

Sosyal medya, Üretkenlik, Sıkılma, Farkındalık

FEYZA AKTAŞ

8/4/2025

Şu an hayatım hakkında bir karar aldım. Ve bunu, gecenin bir vakti izlediğim, beni çok etkileyen bir YouTube videosunu alelacele durdurup yazmaya başlıyorum. Çünkü ertelersem cümlelerimdeki samimiyetin kaçacağını biliyorum. İzlediğim video, sosyal medyanın bize verdiği zararları anlatan birinin konuşmasıydı ve benim ilk dikkatimi çeken şey ise, aradan sıyrılmış herkesin katıldığı bir yorumdu: "Çocuk yirmi dakika aralıksız konuşmuş ve videoyu düzenlememiş bile." Tam olarak da bu konuya değiniyordu işte o video.

Ne ara bu kadar basit, insani bir yeteneği kaybetmiş olabiliriz ki? Dikkatimizi herhangi bir şeye iki dakikadan fazla veremeyecek hale geldik. Sonsuz bir bilgi çöplüğü içindeyiz ve bu döngüden çıkıp, öğrendiğimizi sandığımız o güzel bilgileri uygulayacak vaktimiz bile yok. Bu video bana daha önce izlediğim başka bir videoyu hatırlattı: Küçük çocuklarda “uyuşturucu” etkisi yaptığı söylenen bir çizgi filmi anlatıyordu. Çok hızlı ekran değişimleri yüzünden sahneler bir öncekini algılamadan değişiyordu ve bu da küçük çocuklarda bir tür beyin bulanıklığına sebep oluyordu. Bu durumun, günümüz sosyal medyasıyla benzerliği gözümden kaçmadı.

Kendi hayatımı düşünmeme sebep oldu tüm bunlar. Hayallerim, başarmak istediklerim var; ama, sürekli vaktimin olmadığını söyleyen bahanelerim de var. Peki, gerçekten vaktimi neye harcıyorum? Günlük yaşamımdaki tüm küçük boşlukları telefonla doldurduğumu fark ettim. Düşünmeye, sıkılmaya, sıkıldığım için bir şeyler üretmeye vaktim yok. Çünkü tüm bu küçük boşlukları küçük videolarla doldurmayı tercih ediyorum.

Neden o küçük videolar? Çünkü yarım saat sonra kalkıp başka bir iş yapmam lazım, ya da beş dakika sonra ders çalışmaya başlamam lazım, veya on beş dakikalık bir metro yolculuğundayım. “Zaten bu vakte başka bir şey sığmaz.” diye düşünüyorum. Halbuki o anlarda düşüncelerimde dolaşsam, duygularımı düzenlesem, benliğimi anlamaya çalışsam belki de hayatta bambaşka bir yerde bulurum kendimi.

Sıkılmalı bazen insan. Sıkılmalı ki üretmeye başlasın. “İlham gelmiyor, yazamıyorum.” diyordum. Meğer asıl sorun, benliğime üretecek boşluğu yaratmamakmış.

Aldığım kararı açıklayayım şimdi sizlere: Her boşlukta artık telefonumu elime almamaya karar verdim. Klişe geliyor değil mi böyle söyleyince? Herkes böyle söylüyor ama o işler öyle olmuyor diye düşünüyor insan. Ama hayır, ben hayatımın en ufak bir anının bile anlamını yitirmesini istemiyorum.

Üretmek istiyorum, yaşamak istiyorum, tecrübe etmek istiyorum. Tecrübe eden insanların hikayelerinden edineceğim, ikinci el bilgiler istemiyorum. Öğrenmek istediğimde doğru kaynaklardan araştırmak, öğrendiğimde ise başarmışlık hissini tatmak istiyorum. İnsanların hayatlarına özenmek yerine, kendi sınırlarımı zorlamak istiyorum. Bulunduğum ortamda muhabbet ilgimi çekmediğinde, hemen telefona kaçmak istemiyorum. Gerekirse kendimi zorlamak ve başarmak istiyorum.

Ve bu kararımın, gecenin bir yarısı karar verilmiş, sabahına unutulmuş anlık hevesler gibi olmayacağını kendime kanıtlamam gerekiyordu. İşte şimdi, siz de benimle birlikte bir başlangıca şahit oldunuz.